Eylül 2011

8 Yazılar Ana sayfaya dön
Aylık yazılar gösteriliyor Eylül 2011

Acemi Dikişçi Bildiriyor :)

İsmek kurslarına kayıtların başladığını duyduğum an yine şansımı denemek istedim. (İstanbul dışından olan arkadaşlarım, “İsmek de ne ola ki?” diye düşünüyorsanız; sizi buradan alayım) Yine diyorum; çünkü bu benim için bir Eylül ayı klasiği oldu. Sanırım istisnasız senede bir gün İsmek’ i arıyor ve şöyle diyorum; – Haftasonu dikiş ya da takı tasarım kursunuz var mı? Aldığım cevap da her daim kocaman bir “HAYIR” oluyor; suratıma tokat gibi yapıştırıyorlar beni aralarına almak istemediklerini. Ne olurdu; çalışan ama hobisel mevzulardan da geride kalmak istemeyen benim gibilerini de azıcık düşünseydiniz! Tamam, biliyorum; sizin amacınız ev hanımlarına bir iş, bir meşguliyet kazandırmak; bu kurslar o nedenle haftaiçleri oluyor, anladığım kadarı ile. Tebrik ediyorum… Tebrik ediyorum da ben şimdi bu kelebekli kumaşları nasıl keseceğim korkmadan, nasıl dikeceğim; onu bilmiyorum :) Amacım terzi olmak değil zaten, sadece kendime birkaç parça giysi dikebilmek istiyorum; çok görmeyin bunu bana *-* Tamam, pembe kelebekli kumaşım da el kadar…

İstinye’ de…

Pazar günü eşim ve kardeşimle beraber İstinye’ ye gittik; benim amacım Canon’ u biraz gezdirmekti aslında :) Kardeşim de makinesini getirince oldu mu size iki tane fotoğraf makinesi *-* Umduğumdan daha da süper ötesi :)) Tahmin ettiğiniz gibi, kardeşim benim fotoğraflarımı çekti; ben de onunkileri :)) Yalnız kardeşim Canon’ una eklediği yeni lensle benim artık taşıyamayacağım bir fotoğraf makinesi yapmış kendisine :)) Neyse, ben kendi minik lensimle mutluyum; fotoğraf çekmeyi işkenceye çevirmeye gerek yok hem, değil mi? :p :)) Önce, kardeşimin objektifinden BEN; Benim objektifimden KARDEŞİM; Bu da hayali fotoğrafçı KOCA :))

Tanıştırayım: Yeni Yol Arkadaşım; Samsung GALAXY Tab

Yıllardır Samsung telefon kullanıyorum; öyle çok fazla telefon değişimine gitmem aslında – ne kadar üst model piyasaya sürülürse sürülsün, telefonumun pil ömrü beni çileden çıkarmadan yerine yenisini koymayı pek düşünmem. Alışkanlık meselesi :) Daimi olarak teknolojik gelişmeleri takip ederim ama uzaktan seyirci modundayımdır :) Pardon, yanlış bir ifade kullandım galiba: Daimi olarak teknolojik gelişmeleri takip ederdim ama uzaktan seyirci modundaydım :) Son cep telefonumu iki sene önce almıştım; Samsung Corby. Kullanımı konusunda sıkıntı yaşadığımı söyleyemeyeceğim, gayet de memnundum kendisinden; internette her sayfayı açamasam da ihtiyacım olan şeylerin çoğunu karşılayabildiğim için benim için işe yarar telefon kategorisindeydi. Ancak, son zamanlarda çıkan Android işletim sistemli cep telefonları beni dürtmeye başladı ve araştırdıkça, o telefonlarla neler yapabildiklerimi gördükçe kendi telefonumdan soğumaya başladım ne yalan söyleyeyim :) Aklıma almayı koyduğum telefon yine Samsung marka Galaxy S idi. Fiyatının düşmesini beklersem belki seneye S II alabilirdim. Telefoncuları, elektronik marketleri ve sanal mağazaları dolaşırken Galaxy S…

Fotoğraf Makineli T-Shirt Arayanlara

Yaz başlarında kendime aldığım fotoğraf makineli t-shirt o kadar çok ilgi gördü ki; Google aramalarından bloguma düşenler, bana mesaj atanlar derken aldığım t-shirt’ ün eşinden bir tane bile bulamadım ne yazık ki… Ancak sizler için sevindirici bir haberim var: Blog dünyasından tanıdığım sevgili Eda (Deli Bu! blogunun sahibesi) bir süredir neşeli t-shirtler tasarlıyordu; bilenleriniz vardır. Ben de fotoğraf makineli olanı ne zaman hazır olacak diye sıkı sıkı takip ediyordum kendisini :) Geçen gün Facebook üzerinde bu t-shirt’ ün görsellerini paylaştığını gördüğümde hemen kendisi ile irtibata geçtim, görsellerini blogumda kullanmak istediğimi belirterek, bana fotoğraf makineli t-shirt soran arkadaşlarımı böyle bir güzellikten mahrum bırakmak istemedim. Bildiğim üzere, yazıları boya ile yazan Eda, keçe ve kumaşlar ile süslediği t-shirt’ lerini özel isteğe göre de hazırlayabiliyor. Eğer aklınızda bir model varsa ya da tasarladığı diğer t-shirt’ lerini de görmek isterseniz sizi buradan alayım ;) Ayrıca, bu t-shirt’ ün hikâyesini bir de Eda’ nın ağzından…

Benim Şeker Kavanozum

Hep dergilerde, televizyonlarda görürdüm böyle kavanozları; içini rengârenk şekerlerle doldurup canımı çektirirlerdi hiç olmadık zamanlarda. Ama o eskidendi; artık benim de bir şeker kavanozum var çünkü – hem de en süslüsünden :) Bayram tebrik kartıma da tema olmuştu hatta kendisi; hatırlarsınız… Kapımı çalacak çocuklar için hazırlamıştım içi şeker dolu bu kavanozu ama bir çocuk bile çalmadı kapıyı bu sefer; tüm şekerler bana kaldı :)) Ha, bir de bayram günü size ikram ettiklerim vardı tabii :) Pek kimse de gelmedi zaten evimize bayramlaşmaya (daha el öptürme yaşım gelmedi, normaldir *-*); benim süslü şeker kavanozum gösteremedi bayramlıklarını kimselere, şekerlerinden tattıramadı doyasıya… Olsun, benim artık şeker kavanozum var ya; bir dahaki bayram boy gösterir o da :) Yine de… Siz alın birer, ikişer şeker kavanozumdan; bayram bahane zaten, maksat ağzımız tatlansın; tatlı yiyelim, tatlı yazışalım :)

Yeni Yastık – Son Yastık :)

Kelebekli yastıkla bu serüvene nokta koyduğumu düşünüyordunuz, değil mi? Ne yalan söyleyeyim, ben de öyle düşünüyordum ama dikmem gereken bir yastık daha varmış; English Home mağazasını gezerken anladım :) Şu yuvarlak dantelimsi örtüler var ya; ne için kullanılıyor, ne amaçla satılıyor, bilmiyorum… Sehpa üzerine mi düşünülmüş, bardak altlığı olarak mı kullanılıyor; yorum yapamam… Söyleyebileceğim tek şey; ben onları yeni diktiğim yastığın üzerine uygun gördüm, hepsi bu kadar :)

Gel Abla, Geelll! Ne Alırsan 1 TL :)

Hatta ne alırsan 50 kuruş bazen… Bazen de 2 TL… Bazen 4 parça 1 TL bile olabilir… Kadıköy Pazarı’ ndan bahsediyorum, evet :) Geçen hafta Cuma günü ulaşabildim kendisine nihayet ve ulaştığım gibi hakkını da verdim pazarın. Bir önceki yediğim kazığın acısını çıkardım da denilebilir. Aslında yine emin değildim pazarın kurulu olup olmadığından. Herşeyi göze alıp erkenden düştüm ama yollara… Dokuz günlük tatilden pazar da nasibini alır mı, bilemediğim için biraz titrek, biraz ürkek ulaştım pazarın giriş kapısına… Yolda poşet taşıyan bayanlar her ne kadar yüreğime su serpse de ben bir kere ağzımın payını aldım; o kumaşları görmeden, onlara dokunmadan pazarın kurulu olduğuna inanmam, kimse de inandıramaz beni… Önce inanamadım zaten :) Pazar kurulu idi, evet… Satıcılar, alıcılar, çoluk-çocuk toplaşmış, gelmiş… Ama, bir eksik vardı? Bu kez de kumaşçıları bulamıyordum! İşte şu köşede fisto, gipür satıyorlardı, nereye gitmiş! Yerlere dökülen yığınla kumaşlar neredeydi peki? Hani benim bir yandan elimdeki poşetleri…

Romantik Yaka Yaptım

Romantik denildiğinde aklıma ilk gelenlerden biri, “Forever New” mağazası oluyor :) Ben, genelde Metrocity AVM içerisinde girişte olanına uğruyorum; hatta çok sık kurcalarım oradaki mağazayı, uçuş uçuş tüllerden süslemeler, kullandıkları yumuşak renkler beni kendilerine çağırıyor adeta… Bir de fiyatları azıcık ucuz olsa :) Pek bir şey aldığımdan değil de fikirsel olarak beni beslediği için seviyorum demeliyim sanırım… Galiba oradan bir tane cüzdan, bir tane de fiyonklu yüzük aldım bu zamana kadar :) Bahsettiğim romantik yaka çalışması da oradan esinlenmem sonucu ortaya çıktı… Bu çiçeklerin benzerini mağazada ilk gördüğümde çanta ve ayakkabı süslemişlerdi, başka versiyonları da var mıydı; bilmiyorum. Onları gördüğümde böyle gipürden küçük küçük çiçekler nereden bulabilirim diye düşünmeye başladığım an, fisto olarak bir benzerinin burnumun dibindeki tuhafiyede satıldığını anlamam aynı ana denk gelir :) 1 ya da 1,5 metre kadar bu çiçek gipürlü fistodan aldım ve teker teker kestim her birini. Sabrım elverdiğince üzerlerine minik incilerden dikip romantik çiçek…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme