Teknoloji Denilen Şey…

Siz hiç yeni tanışacağınız bir insanla buluşmadan önce adını, soyadını Google’ a yazıp arattınız mı? Ben arattım :) Düşünsenize onun da sizin gibi blog yazdığını; ne dehşet bir durum :) Kimbilir daha tanışmadan hakkında ne çok şey öğrenirdiniz, değil mi? Hele de bunun ucu dostça bir sohbetten öte iş mevzularına uzanıyorsa…

Bir zamanlar iş görüşmelerine gitmeden önce görüşme yapacağım firmadan sonra görüşme yapacağım kişiyi Google’ da aratırdım; fotoğrafı var mı, yazdığı yazılar, konu olduğu haberler, vs. incelerdim ve görüşmeye gitmeden önce mutlaka hakkında özel bir bilgi olurdu elimde :) Çok eğlenceli, bir o kadar sizi o kişinin karşısında daha güçlü kılacak, önemli bir husus kanımca…

Ben bir şirketin insan kaynakları departmanında çalışıyor olsaydım zaten; firmama iş başvurusu yapan kişiyi eğer ki görüşmeye çağıracaksam önce sosyal ağlardaki profillerini incelerdim. Bu araştırmayı yapan mutlaka vardır ama çoğunluk olduğunu düşünmüyorum.

Eğer hala bu oyunu oynamadıysanız hemen en yakınınızdaki insandan başlayın derim Google’ a sormaya; bakın bakalım hangi gizli dosyalara karışmış isimleri :))) Ben bir zamanlar beraber çalıştığım bir iş arkadaşımın Amerika hayali olduğundan tutun da gizli tutulan bir iş ilanının hangi pozisyonu ilgilendirdiğine kadar daha birçok şeyi tırnaklarımla kazıyarak öğrenmişimdir :) Araştırma tutkusu işte :p

Eskiden Google mı vardı halbuki? Gazetelerden aylarca kupon biriktirirdik bir ansiklopedi dizinini almak için. Bilgiye ulaşmak bu kadar kolay mıydı? Evlerimizin köşelerinde devasa kalınlıklarda kitaplar, yolları arşınlanan kütüphaneler, sararmış sayfalarda aradığımızı bulmaya çalışarak ödev yapmaya çalıştığımız dönemler,… Bize o kadar da uzak değil gerçi, ilerleyen zamanlarda çocuklarımıza, torunlarımıza anlattığımızda mektup zarfı diye birşey olduğunu, içine kokulu mektup kağıtları, simli kartpostalları koyarak çook uzaklara gönderdiğimizi, bunun için üstelik ortalama bir hafta kadar beklediğimizi söylediğimizde; herhalde çok komik gelecek onlara…

Şimdi bakıyorum da otobüste işe giderken sabahları; her öğrencinin elinde bir cep telefonu – sınırsız internetten faydalanıyorlar. Kızlar telefonlarını birbirine göstererek kendi aralarında gülüşüyorlar. Belki de Neslihan Rüya’ ya tam o dakika şunları söylemekte;

– Face’ ime dün bir girdim Rüya; bir de ne göreyim?!
– ??
– Musti var ya; beni poke’ lemiş (dürtmüş yani :D)
– İnanmıyoruuum! Gerçekten miii?
– Evet, ben de çok şaşırdım! Acaba benden mi hoşlanıyor?
– Vallahi olabilitesi var! Çünkü bu zamana kadar Musti’ nin kimseyi poke’ lediğini görmedim!!

:))) Böyle konuşmalar oluyor mudur, bilmiyorum; ama hayal gücüm ısrarla olduğunu söylüyor :) Biz ki zarfla mektup atmayı çoktaaan unutmuş, mektubumuz küçücük bir ikon halinde saniyeler içinde giderken; biz ki çocuğumuz eve geç kaldığında bir tuşla nerede olduğunu öğrenebiliyorken; biz ki kalın bir ansiklopedinin içindekinden çok daha fazla bilgiyi bir kalem inceliğinde telefonların içine sığdırmışken; biz ki yazdığımız bir yazıyı kitabımızın arasında belki de kimseye okutmadan saklayacakken şimdilerde dünyanın öbür ucunda dilimizi dahi bilmeyen birine okutmayı başarabilmişken; Musti gitmiş Neslihan’ a aşkını bir bakışı ile anlatacağına onu Face’ de dürtmüş; çok mu yani :)))))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

5 yorumlar

  1. Bana da tüm bunlar, duygulardan yoksun olmak gibi geliyor. Kanım ısınmıyor gerçekten, bir dürtü ile oluşan hislere…

  2. Ne hoş bir yazı bu. Bayıldım.
    Her ne kadar eski özel mektupları saklasam ve hala onları okumaktan zevk alsam da özlemiyorum mektup yazmayı ve almayı. Özlesem yazardım zaten. Yaşasın @ çağı.

  3. hayat güzel

    harika tespitler yapmış, döktürmüşsün yine canım:) yüzümde tebessümle okudum yazını:) teknolojiden uzak, ama kesinlikle çok daha saf ve temiz bi çocukluk-gençlik dönemi geçirdik biz… ve bence çok şanslıydık…

  4. Merhabalar,

    Blogunuzu yeni takip etmeye başladım ve yazılarınızı çok beğendim, tebrik ederim. Özellikle bu yazınız çok hoş…Eskiden benim mektup arkadaşım bile vardı, ilkokul 3. sınıftan 5. sınıfa kadar yazışmıştık bunu hatırlattı bana :)
    Elinize sağlık…

    Benim bloguma da beklerim :) Çok yeniyim :)

    http://hasirsapkaderya.blogspot.com

    Sevgiler,

    Derya

  5. Cheerful Demet

    Lovebug – Evet, katılıyorum sana. Artık eskisi gibi değil hiçbirşey ne yazık ki, saman alevi gibi, parlıyor, sönüyor…

    sarkaç – Teşekkür ederim :) Ben de saklıyorum eski mektupları, ne uzun yazarmışım elimde inci gibi :)) Şimdi klavyede yazmaktan kalemle yazmayı unuttum vallahi :))

    hayat güzel – Teşekkür ederim canımcım :) Evet saftık biz, temizdik :) Nerdeee eski nesil :D

    Derya – Merhaba Deryacım, bloguma hoşgeldin o zaman; yorumun için çok teşekkür ederim :) Yazılarımı beğenmene de ayrıca sevindim *_* Ben de şimdi senin bloguna uğrayıp takibe alıyorum seni ;) İletişimde kalmak dileği ile…

Gezinme