Aralık 2011

7 Yazılar Ana sayfaya dön
Aylık yazılar gösteriliyor Aralık 2011

Dolmuş Notları

Dolmuşun kapısı zar-zor kapanır; o ağır aksak ilerleyen trafik içerisinde hızlı manevralar yapmaya çalışırken bile dolmuş yeni yolcuları almak için durur. Payınıza düşen alanın bir karıncanınki ile yarıştığı durumda dahi arkalara doğru ilerlemenizi bekleyen bir şoför ile karşı karşıyasınızdır, üstelik kendinizi yumruklara dönüşebilecek tehlikede bir ağız dalaşının içerisinde bulmanız da an meselesidir; kızgın bakışlar, ters sözler, eline bıçak versen o dakika sağındaki – solundakini deşebilecek tipler… Hangi adamın sırtına yapışmış, hangi kadının çantasından tutmuş olduğunuzsa belirsiz… Yolculuğu sağ-salim atlatırsanız ne mutlu size. Dolmuşa binerken bedava yiyecek dağıtılıyormuş da onu kapmaya çalışıyorlarmış gibi üstünüze abanan insanlar; sizin ebatınıza, boyunuza-posunuza, cinsiyetinize bakmadan aldıkları çirkin tavırlarla suratlarına kusmanızı isterler adeta sizden :) Sanki önce veya sonra binmek neyi değiştiriyorsa; yine arkalara ilerliyoruz :) İlerlerim ben, sorun değil; yeter ki karşıma bir kaya parçası çıkmasın zaten. Şu içi dolu, dopdolu sırt çantalarından bahsediyorum canım; külçe taşıyorlar içinde mübarek. Sırtlarından da indirmezler onu, niye çıkarıp…

Evde Yılbaşı Esintileri

Zaten bu rüzgâr çok önceden esmeye başlamıştı içimde, biliyorsunuz :) Aralık ayı da geldiğine göre yılbaşı ağacımız da saklandığı köşeden çıkmalıydı artık – sinyallerini vermiştim *-* Kanımca öyleydi, eşime göre daha erkendi, aslında hiç gerek bile yoktu da neyse :) Ben eğleniyorum diye sesini çıkartmıyor, panayıra dönen evde yaşamaya çalışıyor şartlar elverdiğince :)) Başlangıç olarak bizde şimdilik böyle… Peki ya, sizde? :)

Yeni Yıl Heyecanından Payıma Düşenler

Vitrinler süslenip alışveriş merkezlerinin önleri ışıl ışıl olurken o heyecana kendini kaptırmayan var mı acaba içinizde? Beni biliyorsunuz zaten; içindeki çocuk ruhu tek bir ışıltıyla gün yüzüne çıkarmaya hazırım her daim *-* Yeter ki birşeyler parlasın o camların arkasında, gözüme sevimli gelen birkaç oyuncak göreyim; çocuktan çocuk olurum anında :) Yeni yıl aksesuarları da zaten beni cezbeden şeylerin başında gelir. Sadece cezbetmekle kalsalar; benimle beraber eve gelmek için kendi aralarında adeta yarışa girerler ve birkaç tanesi yarışı MUTLAKA kazanır :) Geride kalanlar üzülür, ben de üzülürüm; ama hepsini de evime alamam ki; yerim dar zaten *-* Boyner’ de yıldızlı bir servis tabağı ilişir gözüme; eskitme tarzını sevdiğimden alırım. Yılbaşı bahane, fotoğraf çekimlerinde fon yapmak için kullanma fikri şahane :) Kar taneli bir evim de olsa fena olmaz hani. Hem ışıkları da yanıyor; tabii içine bir mum yerleştirseniz ;) Ve benim meleğim… Daha dün boy göstermişti burada… O kadar sevimli ki;…

Kredi Kartsız Hayat | Bölüm 2

Bu yazı, bu başlık altında daha önce yazdığım yazının devamı olması niteliği taşıdığından; yazının ilk bölümünü kaçıran arkadaşlarımın öncelikle buradan ana fikri kapmaları şiddetle tavsiye olunur :) İnsanın aldığı kararları uygulayabilmesi için bazen yazması gerekiyor sanırım. İlk yazımı yazdığımda bilerek ve isteyerek kendimi baskı altına almıştım, yoksa bu işin içinden çıkabileceğimi düşünmüyordum… Bir bahaneydi belki de ama hayırlı bir şeye vesile olacaksa tüm bahaneler böyle sudan olsun, değil mi? :) “Yolu yarıladım” diyeyim öncelikle… İlk yazımı yazdığım günden bu güne aldığım tablet dışında ve birkaç ekstrem şey dışında kredi kartlarına elimi sürmedim. İlk başlarda zor bir süreçti, ne yalan söyleyeyim; çünkü şartlar insanı öyle bir hâle getiriyor ki hiç farkında olmadan kredi kartlarına bağımlı bir hayatımız oluyor. Zaman geçtikçe bu döngü iyiden iyiye kısırlaşıyor ve hesaptaki parayı göremeden, ona dokunamadan geçiyor ömrümüz… Tabii bu esnada cüzdanınızda olan kredi kartına bankalar tarafından sağlanan avantajlar da gözünüzü boyamıyor değil :) Taksit insanın…

Biliyorum, Sen Bir MELEKSİN :)

Neden bilmiyorum; Pazartesi günü için bir yazı yayınlamayı planlıyorsam, Pazar gecesinin bitişini bekliyorum adeta. Şu bilgisayar neredeyse iki saattir kucağımda ama ben henüz yeni yazı girmek için başlık atamamışım. Ne zaman esnemeye başlıyorum, işte o zaman bir telaş hâlinde yazı girmeye başlıyorum. İşte o dakika kendimi ödevini son dakika yetiştirmeye çalışan, “yumurta-kapı” prensipli öğrenciler gibi hissediyorum :)) Neyse, neyse… Çalıştım, ürettim ben bu haftasonu… Yine “Daha çok şey yapabilirdim” diyerek noktaladım tatilimi *-* Sanırım yılbaşı çekilişinin ana hatlarını da oluşturdum kafamda; kendime tamamlamak için bir hafta süre verdim; bakalım :) Bugünlük çok da uzatmadan – e, malûm haftabaşı yoğunluğu bekler, çok da uykusuz kalmamak lâzım – sizi evimin yeni meleği ile tanıştırmak istiyorum; “İyi haftalar” dilemek için geldi *-* Şimdilik öyle bir boy göstersin burada, maceraları ile yine gelecek ;)

Örgü Kordon Harikaları

Zaman zaman örgü makarasına olan aşkım depreşir (bakınız örgü fiyonk kolye). Keşke örerken sıkılmasam, keşke çok vaktim olsa da her renginden örüp değişik değişik modeller yapsam, ya da birileri bana bu kordonları örüp verse *-* Olmayınca işte biz de yapanlara bakıp bakıp iç geçiriyoruz :)) Haftasonu ilhamı olsun bari *-* Not: Bir önceki yazıma bıraktığınız güzel yorumlar için çok teşekkür ederim, hepsi ile ilgileneceğim – her zaman olduğu gibi :) Zira bu yazı önceden hazırlanmıştır, yoksa mesai saatleri içinde ben nasıl yeni yazı gireyim :)) Resimler Kaynak: 1, 2

Bugünlerde Demet

Yazı yazarken giriş cümlelerini bulmakta zorlanıyor – kafası çok dolu sanki… Haksız da değil hani; sürekli plân-proje peşinde beyin fonksiyonları… Evinde yılbaşı havası estirmek için ucuz maliyetli neler yapabileceğini irdeliyorken; Bir yeni yıl çekilişi yapası var blogunda ama ne hediye vereceğini bilmiyor… Sonra… Yeni yeni ürünler tasarlayıp yeni bir isimle duyurmak istiyor… “Artık kendin için üretmeyi durdur” diyor kafasının içindeki ses… Düşünüyor, çok düşünüyor,… “Yetişebilir mi acaba?” diye tartıyor bir yandan da… Bu aralar böyle… Hayatına dair kurallar belirliyor, sınırlar çiziyor,… Kredi kartsız hayatına kısa bir süre kalmasının heyecanını yaşıyor bir yandan… Daimi olarak vermesi gereken o 1 kiloya 1 kilo daha ekliyor ve artık 1+1=2 kilo vermek istiyor :) Hala 34 beden giyse de kendini kilolu hissediyor bu aralar nedense… “Evrenden Torpilim Var” kitabını ikinci kez okumak istiyor fırsatını bulup, onda yeni bir şeyler keşfedeceğine dair büyük bir his var içinde… Bol bol cam şişe topluyor, ne yapacağını bilmeden…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme