Kahve Bahane

IMG_6154

Bu kahve fincanını annem almıştı 10 yıl kadar önce. O zaman İzmir’ deydim, ailemle beraber yaşıyordum. Bir gün elinde iki çeşit fincan takımıyla gelmişti eve annem, YKM’ den almış. “Biri sana, biri bana” demişti, “İstediğini seç”. Hemen pembeye gitmişti elim…

İstanbul’ a taşınırken de annem kahve fincanlarımı göndermişti. O kadar çok fincan takımı da hediye geldi evlendikten sonra, ben gördüm züccaciyelerde değişik modeller – hatta aldım; ama anne hediyesi olduğundan mı bilmem, bu fincanların yeri ayrı benim için. O kadar çok kullandım ki; yıkanmaktan renkleri soldu, iki tanesi elimden kaydı, düştü, kulpları kırıldı – yine de yerine başka fincanları koyamadım :)

Beni tanıyanlar bilir, ben eskiden günde 2-3 fincan Türk kahvesi tüketmeden duramazdım, kahvaltıdan ya da yemekten sonra yarım saat içerisinde kahve içememem büyük eksiklikti benim için :) Tam anlamıyla bir kahve tiryakisi, bağımlıydım. Kahve içemediğimde agresif olduğum, hatta başımın ağrıdığı bile görülmüştür :))

Son bir yıldır Türk kahvesi ile, hatta tüm kahveler ile de diyebiliriz, aramızda büyük bir mesafe var. Bir ara Türk kahvesinin kokusundan midemin bulandığı dahi oldu. Ne tezat, değil mi? Bir dönem Türk kahvesi olmadan yoksunluk hissi yaşayan ben, şu an varlığına tahammülüm yok :)

Kahveye karşı tiksinti duymam da geçtiğimiz yıl kullandığım kan yapıcı demir haplarıyla başladı. Doktor kahve, çay gibi içeceklerin ilaç kullandığınız sırada demir emilimini olumsuz etkilediğini söylediğinden o dönemde Türk kahvesi içmeyi bıraktım. Aslında ben nasıl kahvesiz dururum diye düşünürken, hapları kullanmaya başladığım ilk hafta kahveye olan ilgim enteresan şekilde azaldı :) Yaklaşık 3 ay kadar ilaç kullandım ve kutular bitince tekrar kahve içerim nasılsa diye düşünürken ben, artık hiç kahve içememeye başladım :)) Ve bir senedir de canımın bir kere bile kahve istediğine şahit olmadım. Birkaç kez içmeyi denedim, tadını beğenmedim, eskisi kadar cezbetmedi beni.

Bir yerde okumuştum, ne kadar doğru bilmem; kansızlık sorunu olan bazı kimselerin kahve telvesine düşkünlüğü olduğuna dair. Belki de benim zamanında kansızlığımla ilgili yaşadığım sıkıntıdan dolayı kahveye düşkünlüğüm vardı, vücut istiyordu. Şu an canımın hiç çekmemesi kan değerlerimin iyi olduğunu mu gösterir, onu da bilmiyorum gerçi :) Bir doktora gitsem ve son durumu öğrensem fena olmayacak aslında… Gerçi şunu da biliyorum ki; o ilaçlar bana +2 kilo olarak döndü :) Hıh, bir de tırnaklarımda kırılma sorunum vardı ve hiç tırnak uzatamazdım. O ilaçlardan sonra, maşallah, tırnaklarım hayata döndü :)) Ve göz altlarımdaki morluklarda da azalma oldu; normalde kapatıcı kullanmadan dışarı çıkamazdım, beni öyle gören herkes hasta olduğumu düşünürdü, şu an o sorunum da ortadan kalktı sayılır. Yani aynada beni pek memnun etmeyen birkaç kiloma karşın sağlam tırnaklarım ve ten rengimi yakalamaya yaklaşmış göz altlarım var :)) Eh, ne diyelim, herşeyin bir bedeli var. Gerçi doktor zayıf olduğumu söylemişti o zaman, eşim de bu kiloda daha iyi olduğumu söylüyor ama biz bayanların verecek hep fazla birkaç kilosu yok mu zaten :))

Şimdi bu kahve fotoğrafları, bu kahveyi içebildiğimi mi gösterir peki? Hayır, tabii ki :) Sadece Demetoloji için bu kahvenin köpükleri; içmiş kadar olalım, biraz muhabbet edelim diye ^_^

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Yoruma kapalı.