Şapşik Baykuşlar : )

Ortaokul – lise yıllarında resime ilgim vardı aslında. Özellikle uzun bacaklı kızlar çizip onlara kıyafetler tasarlamayı çok severdim :) Hatta bir gün resim öğretmenim bir yarışmaya katılmamı istemişti de şartlar beni fazlasıyla gerdiği için korkup kaçmıştım – yalan yok :)) Yanlış hatırlamıyorsam 3 saat gibi bir süre içerisinde jürinin önünde bir konu dahilinde resim çizmem gerekiyordu ve konuyu da o dakika öğrenecektim; yani önceden hayal kurup, az biraz kafamda ne çizeceğime karar verip de yarışmaya girmek yoktu kurallar arasında. O dakika ne geliyorsa aklına, ne geliyorsa içinden çizecektin, boyayacaktın…

Ben sevmem öyle zaman kısıtlamaları dahilinde sanatsal aktivitelerde bulunmayı zaten. O dakika resim çizeceğim varsa gözüm saate takılır, panikten hiçbir şey yapamam. Kompozisyon yazmak mesela; bunun sınavına girmeyi asla anlayamıyordum. Hele ki edebiyat en çok ilgi duyduğum alanlardan biri iken kompozisyon sınavları acayip sinirimi bozuyordu. Çünkü ben zamana takılmadan yazmayı severim.. Özellikle geceleri gelir ilham perilerim.. Şimdi de böyle, çocukken de böyleydi. Tabii o zamanlarda bunları böyle rahat rahat dile getirip sistemi eleştirme gibi bir girişimim olmadı hiç; en fazla içimden ya da yakınımdaki arkadaşlarıma söylenip durmuşumdur :))

IMG_8576

Yaş geçtikçe, üniversite yıllarında da resim alanında hiçbir şey yapmayınca köreldim sanırım… Şu an çöp adamı bile doğru düzgün çizemem ben :)) Yetenek tek başına zaten bir şey ifade etmiyordu üzerine eğilip çalışmadıktan sonra… Benimki de o hesap olmuş olabilir. Ama annem çok güzel resim çizerdi; hatta bazı resim ödevlerini kendisine yaptırmışlığım da vardır :)

Desktop9

Dün kahvaltı yaparken eşimle, aklıma geldi. Zaten biz böyle oturup çocukluk dönemlerimizi, eski zamanlarımızı, birbirimize anlatmadığımız anıları paylaşmayı çok severiz; saatlerce konuşabiliriz geçmişten… Laf lafı açar, hatıralar hatıraları getirir peşinde…

Biliyor musun dedim; “Benim ortaokul – lise yıllarındayken en sevdiğim dersler ev ekonomisi ve iş teknik dersleriydi.” Kendimden geçerdim yeni projeler yaparken.. Makromelerden sarkaçlar, gazetelikler.. Kıl testere ile kontrplak keserken aldığım zevk tarif edilemez :) Herkes bir tane yapardı; ben tatmin olmaz, ödevim dışında birkaç tane daha yapar, çevremdekilere hediye ederdim :)) Hatta şu altın günlerine gelen teyzeler ellerinde makrome çileleri ile gelir, bana bir şeyler ördürürlerdi, hiç unutmam. Hey gidi günler heyyy :)) Gerçi şimdi de pek bir şey değişmedi o zamandan bu zamana… Yeni yıla iki ay var mesela daha; benim kafamda kime nasıl hediye paketleri yapsam, ne alsam – ne yapsam soruları :)

Konuyu baykuşlara bağlamayı unuttum, değil mi? :) Geçen gün bir heves dışarı çıktım akşam alışveriş yapacağım diye; öyle para harcayacağım diye çıkınca da genelde bir şey bulamam, param kısıtlıyken hep güzel parçalar çıkar karşıma benim :)) Birkaç parça kıyafet almaktı niyetim; evde çalışınca malum, giysi alışverişim de azaldı otomatik olarak.. Yalnız arada yeni birkaç giysi almanın da mahsuru yok, değil mi? Mutlu etmek lazım kendini :)

Her zaman dolaştığım mağazalar var benim; Koton, Adil Işık.. arada Bershka.. Mango ve Zara’ ya pek girmem, zaten diğer mağazalardan yeteri kadar şey aldığım için onlara sıra gelmez :)) Yeni sezondan hiçbir şey mi beğenmezsin?! Öyle de hevesle yeni kıyafet alacağım diye gitmiştim, tek bir şeyi içime sindiremedim. Giy – çıkar – giy – çıkar derken elim boş çıktım mağazalardan. Kış sezonundan ben bir şey bulamıyorum sanırım bu arada; çünkü koca koca kazaklar, hırkalar giymek pek de haz ettiğim şeyler değil… O üzüntüyle kendimi Paşabahçe’ ye atmışım işte.. Birden karşıma bu baykuşlar çıkınca neşe doldu içim hemen; demek ki dedim “Bugün kıyafet alma günü değilmiş, sizinle karşılaşmam gerekiyormuş”.

Aldım almasına bu şirin baykuşları ama, sonra nereye koyacağımı bilemedim. Şu fotoğraftaki gibi çerçeve içine yapıştırıp duvara mı assam diye düşünüyorum şimdi.. Ya da şu kutu kutu gözleri olan raflar var ya; onlardan temin edip içlerine koyayayım… Hem aynama çok uydular renkleri dolayısıyla.. Ben aynayı alırken mavi ile neyi uydurabilirim ki diye düşünürken şimdilerde algıda seçicilikten olsa gerek, benim gözler hep mavileri bulup çıkarıyor :)

Keşke ben de çizebilseydim böyle şeyler diye düşündüm sonra bu baykuşları alınca.. Zaten benim resim mazisi de ondan sonra döküldü ortaya :) Öyle harika şeyler çizenleri gördükçe Instagram‘ da özellikle; öyle özeniyorum ki; ben de bir kağıt, bir kalem alıp çizeyim istiyorum :)) Aman sonra, “Otur, kanaviçeni yap, dikişini dik, ondan da eksik kal” diyorum ^_^ Zaten elimi kalemi alınca çizebileceğimi de pek sanmıyorum. Hem ben konuyu araştırdıkça alet-edavat derken bir yığın masraf çıkarırım kendime – bilirim ben kendimi. Bir dolu hobi malzemem var artık odaya bile sığdıramadığım diğer taraftan, hobi odası dediğim küçücük yer düzenlenmek için gözümün içine bakıyor… Öyle de çöpler vardır ki aralarında şimdi, kesin el atınca kıyım yapacağım, ondan öteleyip duruyorum işte :))

Çenem mi düştü ne yine; baykuşları mı göstereyim demiştim halbuki ama yazmayı özlemişim fena halde… İyi de oldu hani :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

2 yorumlar