Alışveriş Notları

Akıllara Zarar Bu Düğmeler :)

Bu düğmeleri son Kadıköy Pazarı gezmemde keşfettim. Yanlarına gittiğimde tezgâh bomboştu. İki koca sepetin altını üstüne getirdim ve sanırım her gördüğüm poşeti satın aldım :) Ya bir poşeti 1 TL idi ya da iki poşeti 3 TL; fiyatını çok net hatırlamıyorum, o an aklım başımda değildi :)) Zaten öyle bir aşkla kurcalamaya başlamışım ki poşetleri, birkaç kız da benden sonra kurcalamaya başladı sepetleri ama geç kaldılar; çünkü en güzellerini ben kaptım :p :)) Sembolik olarak birkaç grup düğmenin de fotoğrafını çektim. Tüm poşetleri dökecek cesareti kendimde bulamadım ne yalan söyleyeyim, yoksa birkaç haftasonu sadece düğme fotoğrafı çekmem gerekecekti :)) Daha kumaş kaplılar, kalpliler derken bir sürü çeşit var; artık onlara sıra geldikçe yeni projelerde görürsünüz burada :) Not – 1: Anne dantelleri burada devreye giriyor :) Not – 2: Ben iki yıl önce bu düğmeleri evrene sipariş vermişim aslında, bakınız burada ;)

Yeni Yıl Heyecanından Payıma Düşenler

Vitrinler süslenip alışveriş merkezlerinin önleri ışıl ışıl olurken o heyecana kendini kaptırmayan var mı acaba içinizde? Beni biliyorsunuz zaten; içindeki çocuk ruhu tek bir ışıltıyla gün yüzüne çıkarmaya hazırım her daim *-* Yeter ki birşeyler parlasın o camların arkasında, gözüme sevimli gelen birkaç oyuncak göreyim; çocuktan çocuk olurum anında :) Yeni yıl aksesuarları da zaten beni cezbeden şeylerin başında gelir. Sadece cezbetmekle kalsalar; benimle beraber eve gelmek için kendi aralarında adeta yarışa girerler ve birkaç tanesi yarışı MUTLAKA kazanır :) Geride kalanlar üzülür, ben de üzülürüm; ama hepsini de evime alamam ki; yerim dar zaten *-* Boyner’ de yıldızlı bir servis tabağı ilişir gözüme; eskitme tarzını sevdiğimden alırım. Yılbaşı bahane, fotoğraf çekimlerinde fon yapmak için kullanma fikri şahane :) Kar taneli bir evim de olsa fena olmaz hani. Hem ışıkları da yanıyor; tabii içine bir mum yerleştirseniz ;) Ve benim meleğim… Daha dün boy göstermişti burada… O kadar sevimli ki;…

Küçük Mucizeler Dükkânı

Belki kitabın isminde geçen “mucize” kelimesiydi beni kendine çeken, belki arka kapaktaki “Yaşadığım her günün değerini biliyorum” cümlesi, belki de kitapçıya ikinci kez gittiğimde o kitabı çok satanlar listesinde görmemdi… Benim bir kitabı satın almamı etkileyen önemli faktörlerdir zaten bunlar; kitap kapağının dizaynı, arka kapakta okuyup da etkilendiğim bir cümle, bazen tanıdık bir yazar ismi, bazen sayfalar arasında gözüme çarpan vurucu bir paragraf,… Bu kitap da bana raftan “Al beni” diye seslenenlerden oldu ve kitabı ikinci kez elime aldığımda içime yayılan huzurla kitaplığımda yer açtım ona… Son zamanlarda koşturmaca içerisinde okumaya başladığım kitapların sonunu pek getiremesem de bu kitapla şeytanın bacağını kırdım :) Bir örgü dükkânı… Dört kadın… Adeta örgü örerken hayatlarını iyileştiriyorlar… Ve tabii zaman geçtikçe aralarında güçlenen dostluk da cabası… Aslında bizlere çok da yabancı bir hikâye değil sanıyorum – hele ki hobisi olan bir insana :) İstedikten sonra aşılamayacak engel olmadığını ve hayatınızda birşeyler yapmak için “mükemmeli”…

Bir Elbise Hikâyesi

Cumartesi günü Mecidiyeköy’ de mağazaları gezerken mor renkli örgü bir elbise kestirdim gözüme… “Alsam mı, almasam mı?” arasında gidip gelirken renginin mor olması gönlümü fethetti ve bayramda yeni bir şey giymiş olayım niyeti ile kendi kendime verdiğim cevap tabii ki “Alayım bari” oldu :) Aslında hoşuma giden iki tane elbise vardı ama kasadaki genç kız o mağazada yeni çalışmaya başladığından sanırım, benim gibi sadık bir müşteriye nakit ödeme yaptığım halde ve talep etmeme rağmen indirim yapma nezaketinde bulunmayınca ben de içlerinden sadece bir elbiseyi almaya karar verdim. İyi ki de bir elbise almışım; yoksa yaşayacağım sinir harbi çok daha büyük olacakmış. Şöyle ki; Fotoğraflarda üzerimde gördüğünüz mor elbisenin fiyatı 30 TL idi. Üzerimde nakit bulunduğu halde tekrar banka kuyruğuna girmemek için banka kartımı uzatarak kasadaki kızın ordan nakit çekmesini istedim. Ben pos makinesinde şifremi girdikten sonra yanıt vermediğini söyleyince bir-iki denemeden sonra diğer banka kartımı uzattım ama tekrar aynı yanıtı…

Benim Oldular: Singer Kesme Tahtası, Döner Kesici ve Cetveli

Bu üçlüye kavuşmak için ne kadar uzun süre beklediğimi bilmiyorum. Bildiklerim, benim onları yabancı hobi bloglarının kendin yap projelerinde keşfetmem ve sonrasında onları nasıl temin edebileceğimin peşine düşmem. Öncesinde yurtdışından sipariş vermeyi düşünsem de gerek fiyatlarının pahalılığı, gerekse gerçekten işime yarayıp yaramayacağını kestirememem beni frenledi; taa ki Singer dikiş makinem için servisi çağırdığımda onların da bu ürünleri sattığını öğrenene kadar… Hay Allah, nasıl da aklıma gelmemişti… Üçünün toplam fiyatının ise 42 TL olduğunu duyup da, benim daha önceki araştırmalarımda karşıma çıkan yüksek meblağlı fiyatların yanında “yeme de yanında yat” türünden olunca, “Hemen almak istiyorum” moduna girdim ister istemez… Yalnız yetkili servisteki amca “Dur bakalım, bu işler öyle kolay değil” gibisinden bir manevra ile hevesimi kursağımda bıraktı. Ne yazık ki ellerinde ürünlerden kalmamıştı ve sipariş verip de temin etmeleri iki haftayı bulacaktı. Yalnız kaç iki hafta… Servisi kaç kez aradığımı bilmiyorum :) Sonunda amcanın benim adımı-telefonumu not alıp ürünler gelir gelmez…

Çiçekli, Kalpli Sünger Baskılarım

Niye aldım, bununla ne yapacağım, nasıl bir boya ile baskı yapmam icap eder; hiiiç bilmiyorum. Tek bildiğim şey, blog dünyasından tanıdığım sevgili Antigone, oğluşunun pantolonuna sevimli aplikeler yaptı bununla :) Özellikle aramadım, Migros’ ta karşıma çıktılar; fiyatı da ucuz olunca attım sepete :) Kadınların zaten ucuz ya da indirimde olan şeyler karşısında aklı duruyormuş, bu da o an muhakeme yeteneğimi kaybettiğimin göstergesidir *-* Amaan, nasıl olsa ben bulurum bunlarla yapacak birşeyler bir gün, bekleyiversin şimdilik köşelerde… Hiç olmadı, çocuğum olur bir gün, oynayıverir bunlarla :D “Oğlum, kızım” derim artık cinsiyetine göre :) “Daha dünyaya gelip gelmeyeceğin meçhulken senin oyuncaklarını aldım.” Yalan da değil hani; Eti Cin’ i bile yok muu? :)) Ben önce test ediyorum hem geleceğin anne adayı olarak :p Yalnız dikkat ettim; oğlum kelimesini önce yazmışım; dilimde de hep aynı şey; halbuki ben kız çocuk isterim. Sanırım çok istediğim için olmayacak (normalde çekim yasasına göre olmalı, değil mi?);…

Tanıştırayım: Yeni Yol Arkadaşım; Samsung GALAXY Tab

Yıllardır Samsung telefon kullanıyorum; öyle çok fazla telefon değişimine gitmem aslında – ne kadar üst model piyasaya sürülürse sürülsün, telefonumun pil ömrü beni çileden çıkarmadan yerine yenisini koymayı pek düşünmem. Alışkanlık meselesi :) Daimi olarak teknolojik gelişmeleri takip ederim ama uzaktan seyirci modundayımdır :) Pardon, yanlış bir ifade kullandım galiba: Daimi olarak teknolojik gelişmeleri takip ederdim ama uzaktan seyirci modundaydım :) Son cep telefonumu iki sene önce almıştım; Samsung Corby. Kullanımı konusunda sıkıntı yaşadığımı söyleyemeyeceğim, gayet de memnundum kendisinden; internette her sayfayı açamasam da ihtiyacım olan şeylerin çoğunu karşılayabildiğim için benim için işe yarar telefon kategorisindeydi. Ancak, son zamanlarda çıkan Android işletim sistemli cep telefonları beni dürtmeye başladı ve araştırdıkça, o telefonlarla neler yapabildiklerimi gördükçe kendi telefonumdan soğumaya başladım ne yalan söyleyeyim :) Aklıma almayı koyduğum telefon yine Samsung marka Galaxy S idi. Fiyatının düşmesini beklersem belki seneye S II alabilirdim. Telefoncuları, elektronik marketleri ve sanal mağazaları dolaşırken Galaxy S…

Benim Şeker Kavanozum

Hep dergilerde, televizyonlarda görürdüm böyle kavanozları; içini rengârenk şekerlerle doldurup canımı çektirirlerdi hiç olmadık zamanlarda. Ama o eskidendi; artık benim de bir şeker kavanozum var çünkü – hem de en süslüsünden :) Bayram tebrik kartıma da tema olmuştu hatta kendisi; hatırlarsınız… Kapımı çalacak çocuklar için hazırlamıştım içi şeker dolu bu kavanozu ama bir çocuk bile çalmadı kapıyı bu sefer; tüm şekerler bana kaldı :)) Ha, bir de bayram günü size ikram ettiklerim vardı tabii :) Pek kimse de gelmedi zaten evimize bayramlaşmaya (daha el öptürme yaşım gelmedi, normaldir *-*); benim süslü şeker kavanozum gösteremedi bayramlıklarını kimselere, şekerlerinden tattıramadı doyasıya… Olsun, benim artık şeker kavanozum var ya; bir dahaki bayram boy gösterir o da :) Yine de… Siz alın birer, ikişer şeker kavanozumdan; bayram bahane zaten, maksat ağzımız tatlansın; tatlı yiyelim, tatlı yazışalım :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme