Karalamalar

Yazıyorum; Öyleyse Varım :)

Yazı yazmak… Benim en ucuz terapi yöntemim, geri beslemesi ise paha biçilemez…Kendimi bildim bileli yazarım ben; bir dönem şiir yazdım, hikaye yazdım, makale yazdım,… Kompozisyon en sevdiğim dersti lise yıllarında, Edebiyat öğretmenim tarafından belirlenen bir konu üzerine destanlar yazmaktan inanılmaz keyif alırdım.Liseye giderken iki tane koca koca ajanda doldurmuştum yazdığım hikayelerle, derecelerim bile vardı yazı dalında yarışmalarda. Hatta o zamanlarda İpek Ongun en sevdiğim yazardı, onun gençlik romanlarını okumayı çok severdim, Bir Genç Kızın Gizli Defteri idi yanılmıyorsam onunla ilk tanıştığım kitap. Hayalimdi o yazarla yüzyüze sohbet etmek, ondan imza almak ve kitap çıkarmam konusunda ondan destek istemek :)Ufak bir adım da attım aslında zamanında… Lise sondu yanlış hatırlamıyorsam; tüm edebiyat öğretmenlerimin “Bu kız ileride yazar olacak” beklentilerine bir de ben yazarlık hayallerimi ekleyip mektup yazmıştım değerli İpek Ongun’a, o zaman bilgisayarla, internetle bağımız yoktu tabii…Sağolsun, ilgilenmişti o da, bana çalıştığı yayınevindeki kişinin detaylarını vermişti, bir heyecanla en beğendiğim hikayelerimden…

İlk İş Günü

Dolabında en resmi kıyafetlerini arar gözlerin hazırlanırken… Siyah, beyaz renkler ve topuklular baş tacın oluverir birden :)İşyeri ile evin arasındaki mesafeyi kestirmeye çalışırken, üstüne gelen İstanbul trafiği, Pazartesi sıkışıklığı ve planda hiç yokken serpiştiren yağmur damlaları kendileri ile yarışan topuk sesleri eşliğinde iş dünyasına hoşgeldin der sana :))Hiç tanımadığın insanlar… Sürekli bir tokalaşma hali… Herkese Siz diye hitap etme durumları…Bazen elini, kolunu nereye koyacağını bilemezsin. Lavabonun yeri nerdeydi acaba diye düşünür, yanlış bir odaya dalmamak için belki de kendini kontrol edersin :))Biraz çekingenlik varsa kanında, çay içmekten dahi sıkılır, günde neredeyse tükettiğin 10 bardaklık suyun o gün sadece 2 bardağını içtiğini anımsarsın gün bitiminde :)))İsimleri hafızada tutmaya çalışmak… İnsanları birbirine karıştırmamak için maksimum çaba sarfetmek…Verilen eğitimlerin, yapacağın işin tüm detaylarını beynine kazımaya çalışırken içinden yükselen “servis dışı” alarmına inat hala birşeyler öğrenme çabası…Acaba şöyle bir soru sorsam hakkımda ne düşünürler diye kafadan geçen onlarca senaryo…Öğle yemeğine kiminle çıkacağını bilmemek.. Öğle…

İstanbul; Güzel Şehir…

Bu fotoğrafları İstanbul’a ilk adım attığım günlerde çekmiştim. Bugün “mesaisizlik” içerisinde vakit bolluğu yaşarken***, bilgisayarımın köşesine sıkışmış bu fotoğraflara biraz el attım, sizinle de paylaşayım dedim :)(*** : Malum yarın işyerinde son günüm)Bu, tablo gibi oldu, çok beğendim :)İstanbul güzel şehir, değil mi? Bir de trafiği olmasa…

Beş Sene Sonra?!

O klasik iş görüşmesi sorusu:Ciddi bir yüz eşliğinde tabii ki…”5 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?”Yok, alçakgönüllü olamayacağım bu kez.Kendinden emin, kararlı bir ses tonu ile:”5 sene sonra kendimi genel müdür koltuğunda görüyorum”Dedim, vallahi dedim :))Karşımdaki ne düşünür, bilemem. Çok da ilgilendirmiyor açıkçası.Hem bu “evren” demiyor muydu önce hayallerinizi hak ettiğinize inandırın kendinizi ;)Yanlış cümle: Ben kiiiim, ayda 5000 TL kazanmak kim??!! O şans beni bulmaz ki!Ağzınızdan çıkanlara dikkat edin, gerçek olabilirler ;)O zaman;Benden iyi müdür mü bulacak ki ;) Pehhh! :))

Bugün Yeni İşimin İlk Günü :)

İnternette kendi işimi kurmayı çoook uzun süredir istiyordum. Bunun için de iyi bir eğitime ihtiyacım olduğunu yaşadığım canlı örneklerde gün be gün hissediyordum. Yapılacaklar listemde neredeyse üç senedir asılı duran “e-ticaret” eğitimini hayata geçirmek için daha fazla beklememin yanlış olacağına karar verdim ve bu haftasonu gittim, kursa kaydımı yaptırdım :)Ekim’in ikinci haftası dış ticaret ve e-ticaret eğitimim başlıyor. 2,5 aylık bir süre sonucu, yani 2011 başında blog arkadaşınız artık alanında yetiştirilmiş uluslararası ticari danışman oluyor ;) Bu konu üzerine hem İzmir’de hem de İstanbul’da çok fazla kurs alternatifi araştırmış biri olarak Coproline’ın benim için en doğru seçenek olduğundan eminim. İçinizde böyle bir arayış içerisinde olan arkadaşım varsa tavsiye ederim. Hem M.E.B onaylı sertifika almanız hem de dersleri uygulamalı olarak alarak, A’dan Z’ye seçtiğiniz ürünün pazar araştırması, logo tasarımınız, kartvizitleriniz, vs. ile sizi tam anlamı ile kendi işinin sahibi olma yolunda tam donanımla mezun etmesi bu eğitim programını tercih etme sebebimdir.Bir…

Okuduklarımdan Öğrendiğim Şeyler Var! Peki Ya Yaşadıklarımdan?

Denize nazır ofiste son günler…Hoppalaa! Bu da nerden çıktı şimdi? Şurda dün gibi hatırlıyorum “yeni işime başlıyorum” diye sevindirik dolaştığın günleri??Yok, olmadı, yapamadım! Düşündüm, taşındım ve yanlış bir yönlendirme sonucu yine yaptığım seçimin yanlış olduğuna karar verdim. Boyun eğip aylarca, hatta yıllarca kendi yeteneklerime, bilgi birikimime küfreder gibi çalışmaktansa mutsuz ve memnuniyetsiz, sil baştan başlarım dedim. İyi etmiş miyim?E, iş bulsaydın önce? Öyle ayrılacağını söyleseydin?Kulağa mantıklı geliyor olabilir ama öyle değil aslında pratikte. Bir işte çalışırken başka iş aramak… Her ikisine de nasıl odaklanabilir ki insan? Ben farklı bir iş ararken mevcut işimden hayır gelmez ki bana? Zaten iş de arayamam o tarz bir durumda… Görüşmelere nasıl gideyim? Bugün rahatsız olayım, kaytarayım. Yarın bankada işim çıksın… Sonra? Yok, yok, yapamam ben öyle.Fazla uzatmanın anlamı yoktu zaten. Ekstra mesai saatleri içerisinde kendime en ufak bir şey dahi katmadan, hayatın anlamı nedir, bence bu değildir yanıtları içerisinde geçirilen günler beni gün be…

Benim İçimde Bir Aslan Var!

İnan, senin de var!Bak, benim fotoğrafıma; ne kadar ufak-tefek gözüküyor, değil mi? Bunun içinden aslan nasıl çıkar diye düşünmüş bile olabilirsin.Öyle bir şey ki; sessiz-sakin görünüşünün ardında yatan bir dev kimi zaman seni bile şaşkına uğratırcasına uyanıp ayaklanabilir, hayatın içinde pankart açabilir, naralar atabilir, yumruk sallayabilir, belki seni bile silkeleyip şöyle omuzlarından, aklını başına getirebilir; eğer ki sen izin verirsen.Herşey insanın kendi içinde bitiyor. Belki klişe bir cümle gibi geliyor kulağa ama seçim senin; ya soruna göz yummak, yokmuş gibi varsayıp onunla yaşamaya devam etmek ya da sorunun üzerine gidip onu çözmek, hayatına bir artı olarak döndürmek…Ben 28 yaşındayım, sekiz aylık evliyim- daha çiçeği burnunda sayılabilirim yani. İki seneyi aşkın süredir İstanbul’ da yaşıyorum ve bir şirketteki beş yıllık rutin kariyer hayatımı radikal bir kararla sıfırlamış, şu an kendi karakterimle çok çeliştiği halde uzun süreli bir işyeri her zaman için tercihimken bu şehirde beşinci firmamdan ayrılmak üzereyim.İki sene içerisinde altıncı…

Yeşillendim :)

Bazen denk mi geliyor, bilmiyorum; bir hafta boyunca sabahları giyinmek için dolabımda elimi neye atsam hep aynı renk ve tonlarda kıyafetleri tercih ediyorum. Bilmem size de oluyor mu…Bazen mor haftam, bazen pembe haftam, bazen de ard arda karalara bağlandığım günler oluyor :) Bu hafta da dikkat ettim kendime; hep yeşillerden gitmişim.Hal böyle olunca bir yeşil kombinasyonumu sizinle paylaşmadan edemedim; Ben ucuz bulduğum ve hoşuma giden; kendime yakıştırdığım ne varsa asla affetmem :D Alışverişe çıktığım zaman eşim benden çok korkar o yüzden :)) O nedenle, kombin yayınlama adeti; etek şurdan; ayakkabı burdan demeyi çok isterdim ama baktım da şöyle bir fotoğrafıma bir tane marka ismi söyleyecek giysimi bulamadım :))Ama şunu diyebilirim; babet 10 TL ve o fiyata inanılmaz rahat. Ayakkabıcı çok fazla tercih edilmeyen renkteki ayakkabıları dökmüştü, ben kendime giyilebilecek renkte bir tane buldum :)) Tokayı ben yaptım (her ne kadar fotoğrafta pek gözükmese de). Eteği İzmir’den almıştım; sanırım dört sene…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme