aksesuar

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Pembenin Beyaza Aşkı

Hatırlarsanız, makarada örgü örme aşamalarını resimlerken neon pembe renkte bir ipten kordon örmeye başlamıştım. İşte orada gördüğünüz kordon bitti ve yanına bir de beyaz örgü kordon eklendi :) Aslında çok yeni sayılmaz; iki haftayı geçmiştir ben bu kordonları örmeyi bitireli… Sanırım örme sabrımı da ortalamadan uzun süren “hobi” tatilime borçluyum :) Ne tatilmiş; neredeyse Şubat ayının tüm hobi dosyasında onun imzası var :)) Her gün evde olsam acaba bu üretkenliğimi beşle çarpabilir miyim? *-* Bu sorunun cevabını bilemem şu aşamada ancak size pembe ve beyaz renkli örgü kordonlardan yaptığım broşu gösterebilirim :) Ortasındaki ponpon ile çiçeği andıran, aslında tamamen doğaçlama bir şekilde birbirine dikerek şekil verdiğim bu kordonlar sanırım tek renk bir elbisenin üstünü süsleyebilir… Pembenin göz alıcı tonu ile, ebat olarak biraz da büyük olduğu düşünülürse bu tarz bir aksesuarla beraber farklı bir şey takıp takıştırmaya ihtiyaç duymaz sanırım insan :) Kombinlediğim bir gün kendisini tekrar buralarda görmek ümidi…

Adını “Fırfırella” Koydum :)

Görünümü fuları andıran, yalnız kıyafete broş iğnesi ile tutturulan ama broş olmaktan daha fazlasını hak eden bu aksesuara ne isim versem bilemedim; düşündüm, düşündüm, en sonunda o volanlı görüntüsünden dolayı adını “fırfırella” koydum :) – bu da böyle malûm dizi ismi gibi birşey oldu ama idare edin artık :D Yapım aşamalarını ve şablonunu burada bulduğum, orjinali keçeden yapılan bu parçayı ben elimdeki süet kumaştan yapmayı denedim. Gömlek üzerinde kullanılabilecek şık bir aksesuar olmakla beraber keçe ile daha tok bir görünüm elde edebileceğimi düşünüyorum. Keçe siparişi verene kadar farklı kumaşlardan değişik versiyonlarını da deneyebilirim *-* İmkanım olursa, üzerimde de nasıl durduğunu fotoğraflar, size de gösteririm ;) Not: Beni bu site ile tanıştıran sevgili blogger arkadaşım Sevgi’ ye teşekkürü bir borç bilirim *-*

Mor Düğmeli Yaka

Birkaç yıl önce aldığım hardal sarısı bir kazağım vardı; dolabın köşesinde giyilmeden kalmış, boynunu bükmüş öyle… Yığın içerisinde birşey ararken gözüme çarpınca içine gömlek havası verilmeye çalışılan bu parçanın yaka kısmının kazağa düğmelenmiş olduğunu fark ettim ve o an bende bir ışık yandı :) Renk olarak pek itibar etmediğim, kendime hiç mi hiç yakıştıramadığım sarının bu tonunun ne akla hikmet dolabıma girmesine izin vermişim, bilmem ama o kazak + gömlek karışımı olan şeyin yakasının çıkarılabilir olması pek işime geldi doğrusu :) Yakayı sade bırakmaksa asla olmazdı :) Kadıköy Pazarı’ ndan aldığım düğmeleri rastgele yakanın üzerine diktim ve mor rengin de cazibesi ile kullanabileceğim bir yaka aksesuarına hızlı ve pratik bir şekilde sahip olmuş oldum :)

Bir Bilezik, Bir Etek

Parmaklarım gibi bileklerim de ince olduğu için kendime uygun bilezik bulmakta zorlanırım. Hatta yaz geldiğinde şıkır şıkır rengarenk halka bileziklerden takmak isterim hep ama hiçbir zaman istediğim ebatta bir bilezik bulamam. Hatta mağazaların aksesuar bölümünde ilk olarak bilezikleri dener, hayal kırıklığı ile yerine bırakırım hepsini :)) Ben tam ümidi kesmiştim ki; İzmir’ e gittiğimde bir bijuteride tam da benim bileklerim düşünülerek yapılmış plastik bileziklere denk geldim. Çocuk bileziklerinin bir büyüğü diyelim *-* Gözüm dönmüş olmalı, sanırım 12 tane almışım :))) İşte öncesi ve sonrası ile yeni bileziğim: Bu arada, siz bakmayın dün fiyonklu eteğin kendini beğenmiş tavırlarına. Benim diktiğim iki numaralı bebek eteğinin de yeri bir başkadır :) Sadece sizlerle paylaşmayı atlamışım, hemen fırsat bildi bu boşluğu tabii :)) Siyah tül üzerine sarı renkli ince kurdele dikerek, içi astarlı, beli lastikli yaptığım basit bir çalışma yine :) Neden sürekli bebek eteği diktiğime gelince; sadece kumaşların ziyan olmaması için :) Evde…

Siyah Puanlı Sarı Çiçek Kolye

Eeeeveeet, kaldığımız yerden devam edelim. Tokalardan sonra kendimi kolye yaparken buldum :) Bu kolyenin benzerini Koton’ da görmüştüm, nasıl yapmışlar diye didikleyip hemen deneyimledim :) Yaz için cıvıl cıvıl bir kolye oldu. Severek kullanacağım :) Bir de pembesini yapmayı düşünüyorum. Onu da beraber yapalım mı İzmir dönüşü? :) Şimdi kısa bir mola. En heyecanlı bölüm bir sonraki yazımda ama :) Güm-güm, güm-güm :)))

Geçtiğimiz Cumartesi | Yeni Aksesuarlar, Yeni Fikirler

Geçtiğimiz Cumartesi gününü “Hobi Günü” ilan ettim :) Bu haftasonu buralarda değilim malum, o yüzden hobi odamı sardım sarmaladım bol bol :)) Babet süslemelerine biraz ara verdim; çünkü elden çıkardıklarımın yanında stoklarım o kadar çok doldu ki aralarına kardeşleri gelirse evimin “babet ev” olarak anılmasından korktum :)) Önce birkaç tarak toka ile ısınma turları yaptım. Hatta ilk önce kumaştan tomurcuk güllerle başladım, daha ne yapacağımı bile bilmeden… Birşeyler tasarlamaya ara verince elimi alıştırmak için genelde birşeyleri mıncıklarım önce anlamsızca. Sonra onlar anlam kazanır :) Çünkü, ben o sırada ilhamı çağırıyorumdur :)) Hatta yaparken gülleri nasıl yaptığımı fotoğraflamayı da düşündüm soran arkadaşlar için ama düşünmekle kaldım :) Bir yandan gül yapıp bir yandan fotoğraf çekmem imkansızdı çünkü :D Eşimden destek almam lazım bu noktada. Bakalım ne zamana… Derken birkaç tarak toka çıktı ortaya; Yok ama benim istediğim bunlar değildi. Farklı bir şeyler yapmak istiyordum ben. Yaptım da :) Ne mi yaptım?…

Haftasonundan…

Havaların güzelleşmesini fırsat bilip mini bir piknik düzenledik geçtiğimiz haftasonu; ancak İstanbul halkının hepsi mi bu fırsatı bekliyordu bilinmez, neredeyse bir saatimiz orman alanında boş masa aramakla geçti… Sonunda pes edip yere oturan bizimkilere ise ottan, böcekten huylanan biri olarak ne yazık ki eşlik edemedim. Zaten çantamın üzerinde gezinen bir böcek saatlerce kaşınmama yetti de arttı bile :)) Olsun, benim böyle durumlar için bir B planım her zaman vardır :) Başıma geleceği bildiğim için, hehe :D Tahmin ettiğiniz üzere imdadıma Canon’ um yetişti. Yalnız ağaçların arasında objektifinize sürekli yeşilliklerin takılması bir noktadan sonra sıkıcı olabiliyor; sanki aynı karenin üzerinden ezber yapar gibi :)) O yüzden biraz harekete ihtiyacınız olması an meselesi :) Onu da çözdüm, çok şükür *-* Nasıl mı? İşte böyle;

Aksesuarlarıma “Canon” Etkisi

Tasarım konusunda ne kadar yetenekli olursak olalım, el emeği ürünlerimizi iyi fotoğraflayamazsak eğer tüm uğraşımızı çöpe gitmiş sayabiliriz. İyi fotoğraf çekmenin altın kurallarından biri de şüphesiz gün ışığından faydalanmak. Ben çook eskiden gün ışığı deyimini güneşli hava ile karıştırır, güneş tam tepedeyken çektiğim fotoğraflarımda neden o doğallığı yakalayamadığımı düşünürdüm kara kara :) Sonradan öğrendim ki – gerçi bunu öğreneli çok olmuyor – altın saatler sabahın çok erken saatleri ile gün batımı zamanıymış… Güneş tam tepedeyken çekilen fotoğrafların da insan portreleri, nesneler üzerinde derin gölgeler oluşturmaktan başka hiçbir katkısı yokmuş ki; bu da zaten istenmeyen bir şey… Ben de Canon’ umla yeni bir gezintiye çıkarken bugün, yanıma birkaç aksesuarımı aldım çok öncelerden tasarladığım. Genelde beyaz karton ya da bir kitap sayfası üzerinde fotoğrafladığım ürünlerimi bu kez parktaki tahta masa üzerinde kamera karşısına aldım. İşte buraya taşıyabildiğim birkaç görsel – yeni makinemden eski aksesuarlar; Yer: Yıldız Parkı

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme