düğün

8 Yazılar Ana sayfaya dön

Düğün – Dernek Kafası : )

Benim şu anki modumu yukarıdaki fotoğraftan daha iyi resmeden bir kare olamazdı herhalde :) Bu aralar bir bakıyorum gelin ayakkabısı süslüyorum, bir bakıyorum dikiş makinesinin başına geçmiş, yüzük yastığı dikiyorum :)) Hatta ayakkabı süsledikten sonra hızımı alamazsam, “Dur, ben buna uygun bir de yüzük yastığı dikeyim” deyip başlıyorum uygun kumaşları eşelemeye :) “Çöpçü” olmanın böyle zamanlarda büyük faydasını görüyorum :)) Eve sığamıyorum filan ama, neye ihtiyacım olursa, bir köşeden çıkıyor *.* Bazen nereye koyduğumu unutuyorum gerçi, benim şöyle bir şeyim vardı diye aklıma geliyor çok alakasız bir zamanda, sonra gidip kutuların hepsini döküyorum onu bulana kadar :)) Hatta bu genelde ben sabahları işyerine giderken olurdu bir zamanlar, o an akşam olsun da kendimi eve atayım, kaybettiğim eşeğimi bulayım diye kıvranıp dururdum :)) Hıh, bir de alıp unuttuklarım var, gizli köşelere koyduklarım; sonra tesadüfen bulup, yeni almışım gibi sevindiklerim :)) Cumartesi günü eşim sağolsun, kırmadı beni; Eminönü’ ne gittik beraber. Gerçi…

Fatoş & Soner Düğün Fotoğrafları

Senenin ilk düğün fotoğrafını çekmek geçtiğimiz Cumartesi gününe kısmet oldu… Model yönünden fazlasıyla şanslı olduğumu söylememe gerek yok sanırım :) Eğer İstanbul trafiği vaktimizi çalmasaydı ve biz çekim yerinde planladığımız saatten daha önce olabilseydik çekmek istediğim daha çok fotoğraf vardı ama… Neyse ki çekime kuaförde başlamıştık da hazırlık aşamalarına da dahil olup detayları da fotoğraflandırabildim *.* Yoksa dış mekanda geçen bir saatlik süre bana hayatta yetmez, çifti de bir yere yollamazdım :p :)) Eh, az laf, bol foto diyerek çektiklerimin bir kısmı ile devam edeyim, daha fazlasını görmek isteyenleri Demetoloji’ nin Facebook sayfasına davet edeyim madem :)

İşte Bu Görümce : )

Sırf şu zamana kadar kardeşimin düğününden bir kişi de benim fotoğrafımı eklesin diye bekledim, durdum :) İşte, beklediğime pek de değmedi, topu topu iki fotoğraf ulaştı elime – görebildiğiniz kadarıyla idare ediverin lütfen *-* Bu hâllerdeydim: Arkası uzun, önü kısa siyah straplez bir elbise – eşimin öğrenci yakası diye nitelendirdiği incili bir yaka ve siyah tül eldivenlerimle… Ha, bir de unutmadan; iki kez kuaförde yapılmış saçlarımla *-* Şu fotoğrafta sahneye çıkıp oynadığım düşünülmesin – zira ben düğünlerde hiçbir zaman iddialı göbek atan bayanlardan ol(a)madım, hatta oynamam bile – orda kardeşim olması vesilesi ile uzaktan sessizce alkışlama modunda olan bir görümceyim sadece :)) Not-1: Bu bir kombin fotosu olmadığından, zaten öyle şeyleri de kırk yılda bir yaptığımdan; ne nerden diye birşey yazma girişiminde bulunmuyorum ama merak ettiğiniz varsa sorun, söylerim :) Not-2: Yine bir kuaför krizi yaşadığım bugünde artık özel günlerde bile kendi saçlarımdan vazgeçmeme kararı almış bulunuyorum – Nokta :)

Nikâh Masasına Oturdun İşte…

Eğer işyerinden öğleden sonrası için izin aldıysam, sabahtan nasıl bir hızla çalışıyorsam işten çıkmama en az bir saat kala tüm acil işlerimi toparlamış oluyorum :) Son dakika aksiliklerine pek tahammülüm olmadığından, çevremde işimle ilgili bilgi alışverişinde bulunmam gereken her kim varsa da o gün burnundan getiriyorum *-* İşte böyle adrenalini yüksek bir Cuma gününe “Merhaba” dedim :) Saat 12.30 olduğunda Anadolu Yakası’ ndan Avrupa Yakası’ na geçmek için mücadelem çoktan başlamıştı bile… Eve git, kıyafetleri ayarla, saçı-makyajı yap; arada “Ne durumdasın?” diye arayıp duran kocaya laf yetiştir derken nikâh şekerleri sepetini kaptığım gibi soluğu gelin arabasında aldım. Gayet neşeli bir şekilde, oyun havaları eşliğinde gelini kuaförden almaya giderken ne olduysa öyle bir trafik içerisinde kaldık ki; hani arabanın bulunduğu noktadan kımıldamadığı o geçmez dakikalar arka arkaya sıralanır, hani hep de en acil işinin olduğu zamanı bulur ya – işte bizzat onu yaşadık, deneyimledik. Bana günler öncesinden kendi nikâhına geç kalsan…

Düğün – Dernek Hâlleri < Finale Doğru >

Blog sayfam bir bayram kutlamasında asılı kalmış – deliye her gün bayram der gibi :) Gerçi son zamanlarımı daha iyi tarif edecek bir tanımlama da olamaz herhalde *-* O kadar çok işim var ki; adeta delirdim – meselâ yarın akşam İzmir’ e gidecekken ben, şu an bilgisayar başında oturmuş, neredeyse 10 günlük fotoğraflarımı düzenliyor, bir yandan da harıl harıl bloguma yazı yazmaya çalışıyor olmamı pek akıllıca bulmuyorum – yarın işe gideceğim, daha valiz hazırlayacağım, siz düşünün halimi :) “Nerelerdeydin, sesin soluğun hiç çıkmıyor?” diye soranlara; düğüne giyecek kıyafet arayışı içerisinde olduğumdan işten arta kalan vakitlerimi mağazalarda geçirdiğimi ve kendimi harap – bitap bir halde uykuya teslim ettiğimi söyleyebilirim. Hem ebatlarım abiye kıyafete pek müsaade etmediğinden, hem de abartılı derecede taşlı, pullu bir elbise giymek istemediğimden içime sinen bir modele denk gelemedim ne yazık ki… Hal böyleyken, siyah renk tercih etmek istemediğimi söylesem de, düşünce gücü – çekim yasası mı artık…

Baykuşlar Kondu Buraya : )

Geçtiğimiz Cumartesi günü Eminönü’ ne gittik. Sebeb-i ziyaretimiz, ilk olarak baykuş gelinimizin çiçek buketlerini, ardından magnet mıknatıslarını bulmaktı. Neyse ki aradığımız her ne varsa elimizle koymuş gibi bulduk, fazla uğraşmadık; zaten öyle bir malzeme cennetinde bulamasak ayıp ederdik :) Hatta ben bulabildiklerimin dışında bulmayı akıl edemediklerimi de görmemek için orada dolaştığım süreç içerisinde hafiften gözlerimi kapattığımı itiraf edebilirim :)) Öyle durumlarda her an baştan çıkabilirim; vukuatlarım mevcuttur yani *-* Nikah şekerlerinin tüm malzemeleri de böylelikle tamamlanınca geriye bana kalan bol sabır oldu :) 100 tane damat, 100 tane gelin baykuşun tüm keçe kesimleri bitti bitmesine de parçaları birleştirme işi de bir o kadar el oyalayacak gibi gözüküyor… Ben her zaman bir şeyi yapmaya başlamadan önce sonucunu fazlasıyla merak eden bir tip olduğumdan ilk baykuş çifti yapıverdim heyecanla *-* Keçeleri keserken olduğu gibi parçaları birleştirme kısmında da işleri gruplara ayırdım kendi içlerinde. Meselâ, önce sadece gözleri yapıştırıyorum, ardından burunları… Bu şekilde…

Düğün Kombini

Aslında bu yazıyı dün hazırlamam gerekiyordu; yani kendime öyle söz vermiştim ama sözümde duramadım :) Sebebi malum İkea gezim oldu; ki iş çıkışı Anadolu Yakası’ ndan Avrupa Yakası’ nın bir ucuna geçmek istediğim için aklıma hayret eden zavallı ayaklarım beni topukluların üzerinde protesto etti resmen :)) Gecenin bir yarısı canım evime ulaştığımda ise o ayaklar beni programlanmış gibi yatağa taşıdı… Detaylar ilerleyen yazılarımda olsun. Ben şimdi eşimin çektiği yarım yamalak fotoğraflardan seçebildiğim birkaç fotoğrafımı paylaşayım sizinle -* Demiştim ya; buna kombin fotoğrafı demeye bin şahit ister diye; hakikaten yanılmamışım. Eşim 100 poz çekip sadece dişe dokunur 3-4 tane konuya uygun fotoğraf yakalamış ya; ayakta alkışladım kendisini :)) Ben detayları çekmesini istedikçe kendisi fotoğrafların büyük kısmında yüzümü çekmiş :D Zaten yüzüm kombinin en önemli detayı, değil mi? :)) Boydan aldığı pozlarda ise elinde makineyi sarstığı için istediğim netliği yakalayamamış. Sınıfta kaldın sen koca! Hıh! :)) Aslında kıyafetim çok sade. Benim gibi…

Martha Stewart Weddings Türkiye’de

Martha Stewart’ ı bilmeyen yoktur herhalde :) Kendin yap projeleri ile biraz haşır neşirseniz mutlaka linkler arası e-gezintiye çıktığınızda kapısını çalmışsınızdır. Birbirinden güzel fikirler, harika tasarımlarla bizi kendine bağlayan Martha Stewart, Weddings dergisi ile Nisan ayı itibari ile artık Türkiye’ de! Bugün D&R’ a yeni dergiler gelmiş mi diye bakmaya gittiğimde gözüme çarpan bu dergi ilkbahar ve sonbahar olmak üzere yılda iki kez okurlarıyla buluşacakmış. Gelinler için teklif gününden balayına kadar birçok yaratıcı fikri sayfalarında barındıran bu dergiyi özellikle düğün hazırlıkları içerisinde olan arkadaşlarımın kurcalamasında fayda görüyorum. Ama sadece onlar mı? Benim neyim eksik :)) Her ne kadar evliliğimde ikinci yıla merdiven dayasam da hemen gidip bir tane de ben edinmeliyim *-*

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme