Tanısan Çok Seversin Belki de : )

Blog yazmaya yeni başladığım dönemlerde adım ne olsun diye çok düşünmüştük eşimle; kısa – vurucu – akılda kalıcı – beni yansıtan birşey olmalıydı. Günlerce gerek konuşarak, gerek SMS atarak birbirimize, eşimle beyin fırtınası yapmıştık. Sonra bir gün eşim “Demetoloji” ismini sms attığında o isme vurulmuş, başka da birşey düşünemez olmuştum. Beni daha iyi yansıtan başka bir kelime olamazdı çünkü; hem tek bir konuya hitap etmemesi, hem de benim adımı barındırması içinde, çok sempatik gelmişti. Hatta alan adımı hemen alıp sırf bu uğurda WordPress kullanmayı öğrenmiştim; ki emekleme dönemleri çok sancılıydı – şu Blogger yasaklarının olduğu günlere tekabül eder

O zamanlar diğer sosyal medya kanalları çok da yaygın değildi, akıllı telefonlar bile o kadar çok kullanılmıyordu ki… Böyle de anlatınca çok eski bir zamandan bahsediyor gibi oldum ama biz blog yazarları yediğimiz – içtiğimiz, yaptığımız – ettiğimiz, kimilerinin ne giydiği daha o gün eve gidip üstündekileri çıkarmadan bloglarda olurdu. Birbirimizi arkadaş ekleme butonundan izleme listesine alır, sıkı sıkı takip ederdik. Bir gün yazı yazılmasa merak ederdik diğerini; herhalde uyuyakaldı, vakit bulamadı, yazamadı gibi düşüncelere kapılırdık. Ben her gün yazı yazmak için resmen kendimle mücadele ederdim, uykuya direnirdim. Her haftasonu gelecek haftanın yazıları için türlü türlü hobiler peşinde koşardım, evin altını üstüne getirirdim fotoğraf çekeceğim diye… Sırf blog yüzünden dikiş makinesi, profesyonel fotoğraf makinesi derken türlü türlü masraflar yapıldı; kendimizi keşfettik çünkü – neyi sevip neyi sevmediğimizi öğrendik, kimi blog yazarları ile daha bir yakınlaştık, özelden görüştük, sohbet ettik – ediyoruz…

Şimdilerde öyle çok da aktif değiliz genel olarak burada… Dönemi mi geçti, yoksa sadece bir durgunluk mu bilmiyorum ama şu aralar çok sık güncellenmediği, çok da fazla merak edilmediği bir gerçek… Benim kendi adıma en aktif olduğum yer son zamanlarda Instagram – fotoğraflar aracılığı ile hiç vaktin yokken orda kısacık da olsa ses vermek mutluluk sebebi… Hele bir de eski blog arkadaşlarımı bulduğumda orda, uzun zamandır görmediğim bir dostumu bulmuş gibi mutlu oluyorum, ben yokken neler yapmış diye arşivini tarıyor, boşlukları tamamlıyorum hızlıca :) Sonra da sık sık sayfasına baktıklarımdan oluyor, artık bu saatten sonra ziyaret etmezsem rahat edemem zaten :)

Tanısan çok seversin belki de yazdım ya başlığa… Instagram çok farklı bir dünya… Sanki bloglarda kabalık yapmaya daha az çekinirken bazı insanlar ya da bana pek denk gelmedi, bilmiyorum; bu dünya biraz daha fevri, sabırsız kitle ile dolu gibime geldi… Yazılanı okumayan, sadece fotoğrafa bakan, fiyat sormak için fyt yazan, mail atmaya üşenen… Ben sabırlıyımdır; atlamazsam herkese cevap vermeye çalışırım, kimseyi bekletmeyi de sevmem. Bir dönem takipçi sayımda 3 kişi – 5 kişi düşüş olduğunda nerde hata yaptığımı düşünür, kendi kendimi sorgulardım – artık bıraktım, takipçi sayısı arttıkça o rakamlardaki oynama sıklığı da artmaya başladı çünkü – hızına yetişemiyorum :) Zaten son iki – üç ayda bu işin sırrını da çözdüğümü söyleyebilirim ki; nasıl fotoğraf paylaşırsan Instagram’ da daha çok beğeni alır, nasıl takipçi kaybedersin gibi soruların cevabının hepsini buldum diyeyim :)

Yalnız üzgünüm ki sırf takipçi kaybetmeyeyim ya da bir sürü takipçim olsun diye paylaşmak istediklerimi paylaşmamazlık yapamayacağım – beni seven böyle sevsin :) Zira kimseye Demetoloji sadece tasarımlarını paylaşır sözü veremem, sadece kendi fotoğraflarını da paylaşır diyemem, bir dönem gelir dükkanına fena sarmıştır, sürekli ürün listeler, bunu takipçileri ile paylaşır, bir gün geçmişe takılır, bir gün dikiş diker deli gibi, bir gün çarpı işi yapar… Neysem oyum yani. Dükkanım da var satış yaptığım, biliyorsunuz. Demetoloji’ nin sayfası ne tam anlamıyla ticari ne de bireysel; bunu ayırmak için de iki ayrı Instagram hesabı açmayı düşünmüyorum; inanın, hiç vaktim yok. O yüzden sadece paylaştığım bir fotoğrafa, mesela bir tasarımıma bakıp beni günün birinde takibe alanlar, hiç ses vermeyip aylar sonra kendi fotoğrafımı koyduğumda takibi bırakıyor ya; hoş kimisi de takibine karşılık alamadığı için küsüp gidiyor; hem merak ediyorum ne bekliyordu da ne bulamadı, gitti hem de üzülüyorum boşuna takibe aldı, vaktini harcadı diye :) Hıh, yüzümü görüp kaçanlar; bir de öcü müyüm ben, niye kaçtı diyip gülüyorum laf aramızda :)) Sadece tanısan çok severdin belki diyorum, bloğuma uğrasaydın, belki de fotoğraflar altında yazdığım birkaç cümleye göz atsaydın… Ne diyeyim, sağlık olsun… Aynı frekansta olan insanlar birbirlerini er ya da geç buluyorlar, hiç bırakmıyorlar zaten :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

1 yorum

  1. ne kadar güzel anlatmışsın ya, budur ! dedim resmen :)
    cidden cok eski zamanmış gibi aslında zaman çabuk geçiyor,çabucak yenileniyor herşey.
    Sanırım ondan uzak geliyor bize.

    son kısma zaten takılmamışsın,en iyisini yapmışsın ;) ben seviyorum seni takip etmeyi <3