Genel

Dikiş Meraklılarına: Singer Dikiş Teknikleri Kitabı

Bir hafta önce… Öğle yemeği arasında D&R’ da kaybolmuşum; o kitap senin, bu kitap benim… Laf aramızda; ben bir saatlik öğle yemeği sürecinde bazen kitapçı ya da mağaza gezmek için yemeğimi hızlı hızlı ya da bilemediniz yürüyerek yerim :D O kısacık süre benim için nimet çünkü; iyi değerlendirmem lazım *-* Her neyse, ben konuyu dağıtmadan devam edeyim anlatmaya; Derken bir kitap takılıyor gözüme; yok, yok bu kitap değil, ansiklopedi olur olsa olsa; kuşe kağıda, 400 küsür sayfa. Ama öyle güzel jelatinlemişler ki içini açıp bakamıyorum ve içinde ne olduğunu öğrenmek için merakla sağını solunu çevirip duruyorum. Iııhh, hiçbir ipucu yok; ama öyle de güzel gözüküyor ki… Alsam mı diyorum; fiyatına bir bakıyorum: 40 TL! Yuh diyesim geliyor ama bu ansiklopedi canım, değmez mi? Öyle de ağır ki! Ben bunu eve kadar taşıyabilir miyim diye düşüne düşüne kucağımda o dikiş kitabı ile kitapçının içinde dolanıp duruyorum, taa ki mesaiye yetişmem gerektiğini…

Puanlı Lovely Shoes Ayakkabıları (kullanılMAmış) Satışta!

Ayakkabılar elime ulaştığında da kalıbının biraz dar olduğundan bahsetmiştim; öyle ki ben bu cici ayakkabıları bir kez bile giyemedim :( Öyle beğenerek aldığım bu puanlı ayakkabılar bana kısmet değilmiş… Bugün gelin ayakkabılarıma talip çıkınca siz Lovely Shoes tutkunları için bu ayakkabıları da satışa çıkarmak geldi aklıma; iyi etmiş miyim? :)Ayakkabı hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse;- Siyah üzerine beyaz puanlı, pembe topuklu, pembe fiyonklu;- Dokusu saten gibi;- Yuvarlak burunlu;- Topuk boyu 8 cm civarı;- Ayakkabı numarası 36 (ama kalıbı dar, 35 – 35,5 giyenlere tavsiye edebilirim)- Fiyatı: 50 TL- Kargo ücreti alıcıya ait- Kullanılmamış- Şu an stoklarda bulunmamaktadır.İlgilenen/satın almak isteyen arkadaşım olursa yorum bırakabilir ya da bana e-mail atabilir. Resim siteden alıntıdır.

Lovely Shoes’ dan Aldığım Gelin Ayakkabılarım

Bu sabah (daha doğrusu öğlen) güne lovely shoes konulu bir e-mail’ le başladım; lovely shoes kelimelerini aratıp o kadar çok soru soran mesaj aldım ki bu zamana dek; mesajı okumak için tıkladığımda sanırım kredi kartı ile ödeme yapıp yapılamadığını ya da ayakkabı kalıplarını irdeleyen sorularla karşılaşacağımı düşünüyordum – en popüler iki soru :) Mail’ i okumaya başladığımda yanıldığımı anladım; düğünü için kendisine ayakkabı arayan bir arkadaşım tesadüfen blogumu keşfetmiş, benim ayakkabılarımı çok beğenmiş, benim gibi ufak-tefek olan gelin adayımız ayakkabılarımı kendisine satıp satamayacağımı soruyordu. Aslında zamanında düşünmedim değil, ama araya birşeyler girmiş, unutmuştum. Zaten topu topu iki kez giydiğim bu yüksek topuklu ayakkabılar hiç yıpranmadığı gibi farklı bir gün için de giyilecek gibi durmuyor… O nedenle, daha fazla köşede kalacağına, farklı bir gelinin ayağında hayat bulmasını tercih ettim; anlaştıktan sonra bir baktım ayakkabıları göndereceğim adres bana çok yakın – 5 dakika mesafe ya var ya yok :) Tesadüfün böylesi işte; internet üzerinde okuduğumuz blogların…

“Mim”sel, “Ben”sel, “Siz”sel Mevzular :)

Birsürü mimim birikti yine; herşeyden önce kendi başlattığım fiyonk mimine yanıt veren arkadaşlarımın en güzel fiyonklarını seçmem lazım *-*Bir mim listesi yapmam gerekirse; HayatgüzelÇokoprensin TutkunuLolipuKitap CadısıToplam dört mimim var yanıtlamam gereken; moda girdiğimde her mime gereken ilgiyi göstereceğim, hepinize ayrı ayrı teşekkür ederiiim ;)

Kurşun Kalem Gibi Olabilmek

Kişisel gelişim sitelerinden birinde gözüme çarpan bu yazı, insan hayatının kurşun kaleme benzeyen yönlerini çok güzel dile getirmiş; sizinle de paylaşmak istedim. Keyifli vakit geçirmenizi dilerim.———————————————————–Büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu: “Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Benimle ilgili bir hikâye olma ihtimali var mı?” Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi: “Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin” Çocuk kaleme merakla baktı ama özel bir şey göremedi.”İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç farklı değil ki!” “Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri kendinde benimseyebilirsen hep dünyayla barışık bir insan olursun. Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı`dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir. İkinci özellik: Zaman…

22.Şubat.2011, Salı Gününde Ben…

Uzun zaman sonra oje sürdüm tırnaklarıma :) Eşim şaşırdı hatta; “Sen oje sürmezsin ki” dedi :)) Yoo, aslında çok severim ben ojeyi, en koyu mavisinden deli pembesine, uçuk tonlarına kadar renk renk ojelerim vardır benim… Eskiden daha çok sürerdim, nedense sonradan vakitsizlikten ojelerimi kapalı kutularda unutmuştum. Sürekli klavye başında birşeyler yazdığım için hem iş, hem özel sebeplerden; uzun tırnaklar rahatsız eder oldu, ben de bir kestim tırnaklarımı, sonra oje-moje hak getire :)) Ben evlendiğim gün tek tırnağımın ucundaki oje soyuldu diye bir hışımla bütün ojeleri tırnaklarınlarından çıkaran, yenisini de kuaförün ısrarlarına rağmen sürdürmeyen, nikah defterine imzayı ojesiz atan gelinim :)) Gerçi, çok da birşeyim eksilmedi hani :D Hal böyle olunca, o gün bile tırnağımda oje göremeyen eşim dün gece ojenin fırçası ile haşır neşir görünce beni, şaşırdı ister istemez :) Galiba ojeye olan aşkım tekrar depreşti :))Belki de bugün giydiğim yeni mor çorabımın etkisiydi tırnaklarımı renklendirmeme sebebiyet veren… Zaten yeni birşey…

Günlerden Cuma İmiş :)

Bu sabah kendiliğinden altı civarı uyanıp ne de olsa günlerden Cumartesi diye büyük bir mutlulukla tekrar yatan, ardından alarmın çalmaya başlaması ile suratına vuran acı gerçekle dünyanın en mutsuz insanı olarak güne başlayan o kişi benim :) O mutsuzlukla “Ben de bugün servise binmem işte, onbeş dakika fazladan uyurum, oh olsun!” diyen de benim :)) İnsanın zihni sabah sabah hınzırlıklar peşinde koşunca böyle oluyor işte… Neyse ki çok uzun sürmedi de gerçeği idrak edebilmem; mesaiye yetişebildim, hehe :Dİtiraf ediyorum; böyle zar-zor kalktığım sabahlarda yataklarında mışıl mışıl uyuyanları çooook kıskanıyorum :)) Ve ısrarla arada yerlerimizi değiştirmeyi teklif ediyorum :)) Eminim değişiklik her iki tarafa da iyi gelecektir *-* Sıkılıyor bazen canım insan rutinden; kurulu oyuncak misali on adım atıp geri döner gibi… Ben uzun süre masa başında da oturamıyorum zaten, arada kalkıp dolaşmam lazım; sırf bunun için iş yerinde masamda su şişesi bulundurmuyorum desem yeri :)) Öğrencilik yıllarımda sözel sınavlara bile…

Günlerden Nezaket…

Öyle bir gün mü vardı yahu? Yoktu, yoktu; telaşlanmayın… Ben ekledim, oldu :)Bugün Perşembe değil günlerden, “Nezaket”. Kulağa daha hoş gelmiyor mu hem? Nezaket olsun bugünün adı; Ve günlerce attığı mesajlarla beni ekstra çalışmaya iten o butikten en azından bir teşekkür mesajı alayım… Ürünlerden satın alma noktasında vazgeçse bile olsa en azından bunu yazabilsin, göstersin o cesareti…Ne var ki canım; sadece bir kelime belki de – “İlgilenmiyorum”, hadi az daha nazik ol, “Teşekkürler, ilgilenmiyorum” yaz yani… Bir dakikanı almaz ki… Bu kadar mı zor? Sanırım bu tarz durumlarda kaçmak daha kolay geliyor insanlara… E, ne de olsa sanal, değil mi?Ne kadar teknolojik olsa da insancıl bir ortam burası; yani en azından ben öyle olduğuna inanıyorum.Evet, elbette hepimizin karşısına nezaket sınırlarını ihlal eden insanlar da çıkıyordur bu alemde; belki de gerçek yaşantımızdan çok daha fazla… Kimileri kimliklerini gizleyerek gayet normal bir şeymiş gibi karşı tarafa yazılı saldırılarda bulunmayı kendinde hak görürken,…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Gezinme