Eylül Gelmiş, Tatil Bitmiş…

autumn

Farkında olmadan ne uzun ara vermişim öyle… Halbuki niyetim, sadece sizlerin tatilden dönüşünü beklemekti uslu bir kız çocuğu gibi :)

İnsan ara verince birşeylere; tekrar nasıl toparlayacağını bilemiyor sanırım. “Hmmm, nerede kalmıştım, ne anlatıyordum?” derken bir bakıyorsun biraz daha zaman geçmiş… Derken soru işaretleri arasına kısılıp kalmışsın, bir el uzatan var mı diye bakınırken işte o atalet denilen şey yapışmış yakana…

Hani biri itse de gitsek modundasın. Olsun, olur arada, hep öyle gitmeyecek ya… Vardır bir çıkış yolu mutlaka – o da atmak kendini denize; tıpkı benim şimdi yaptığım gibi :) – Denize atmak, burada mecazi bir anlatım içermektedir; yoksa ben kiiiim, kendini denize atmak kim? :)))

Saat olmuş yine gecenin bir yarısı; yine işe gitmeme saatler kala uykudan çalıyorum… Kendime eziyet etmeyi çok seviyorum sanırım :) Tatilde dolu dolu zamanım vardı yazacak, bir yandan bir sürü ama bir sürü şeyler anlatmak, tatil dönüşü sizleri yazı yağmuruna tutmak istedim, diğer yarım ise el vermedi, o kazandı tahmin ettiğiniz gibi :)

Garip bir huyum var; bloguma yazı yazdığım an yayınlamak gibi. Bekletemiyorum; hiçbir yazıyı taslaklarda tutamıyorum niyeyse (Tuttuklarım için de kendimi nasıl ikna ettiğimi tahmin bile edemezsiniz). Yazdığım an yayınlanmalı; var mı böyle birşey :)

Sanki yazdığım yazı birkaç gün sonra yayınlanırsa o anki tadı vermeyecek gibi geliyor; sıcağı sıcağına sunmalıyım ben içimden geçenleri…

Evet, bazen gün içerisinde sizlerin uyanık olduğu zamanlara denk gelmesi için, ayarladığım ileri tarihli yazılarım oluyor; ancak onlar da çoğu zaman yaratıcı yönü geliştirmeye yönelik paylaşımlar oluyor.

Mesela, diyelim ki şu an sinirliyim; onu şu an yazmam ve yazdıktan hemen sonra “yayınla” butonuna tıklamam gerekiyor. Eğer ki o kızgınlığımı fırsat bulduğumda yazmak için kenara atarsam, kesinlikle üzerinde tek bir kelime dahi yazmıyorum; çünkü üzerinden zaman geçiyor, soğuyor tabaktaki yemek ve ben bir tabak şekerpareyi hüpletirken size içtiğim mercimek çorbasından bahsedemiyorum; bilmem anlatabildim mi :)

Akıl-fikir defterim de zaten sırf bu yüzden kendin yap fikirleri ile doludur :) Onların da onda dokuzunu hayata geçiremem; vakit bulamam çünkü…

Eylül gelmiş ben yokken… (Konuyu bağladım farzedin şimdi siz – yoksa benim bu dilim bir sene çözülemeyecek :) Yardım, yardııım!)

Ve koca tatili bitirmişiz haberimiz yokken (Tamam, biliyorum; tatili koca olmayanlar da var); bu sabah masa başında yığılan işlerle boğuşurken idrak ettim peri masalının bittiğini :)

İstanbul’ daydım ben tatil boyunca, sadece bayramın birinci günü eşimin akrabalarını ziyaret için Sakarya civarında arz-ı endam ettim :) Sakarya’ daki blogger arkadaşlarıma bir el edip hepsini toplamayı çok isterdim ama kendimi o kalabalıkta zor topladım :))

Bol bol evimde vakit geçirmeyi planlamıştım, değil mi? Yok, yapamadım, oturamadım evimde; ne olduysa hep dışarı çıkasım, dolaşasım vardı sokaklarda, uyku rekortmeni de olamadım yani :)

Dinlendim ama… Meselâ, TV’ yi her açtığımda Show TV’ de günün 24 saati yayınlanan Doktorlar Dizisi’ ni izledim; sağlık bilgilerimi genişlettim, artık ben de bir ameliyata girebilecek kadar donanımlıyım :p :)))

Galiba bu tatilde alışverişin dozunu ayarlayamadım pek; indirimler, indirimler,… Hepsi başımı döndürdü :)) Yok, yok, kredi kartına saldırmadım – burada bir tırnak işareti açalım, birazdan kapatacağım – ama sözümde hala duruyorum, panik yok!

Güzel elbiseler aldım, ciciler aldım kendime. Giyindim, fotoğraflar çekildim; makinede bekliyor o kareler şimdi beni; Demet Abla’ ları onları bilgisayara yükleyecek, düzenleyecek de paylaşma aşamasına getirecek… Biraz işim var sanırım 0_0

Ve Kadıköy Pazarı… Sonunda onu yakaladım, Cuma gününün tatil olduğunu öğrendiğim an planımı yapmıştım zaten… Detayları gelecek, merak etmeyin :)

“Eee, hep gezdin mi, hiç mi evinde oturup birkaç hobisel mevzuya imza atmadın” diye soranlar; biliyordum bunu kurcalayacağınızı :) O yüzden dersime çalıştım, Pekiyi alamasam da Geçer not alırım sanırım :)) Çünkü o kadaaar uzun tatile rağmen kendi kriterlerim doğrultusunda yeteri kadar performans sergileyemedim, tüü sana Demet :))

Derim ya hep, benim tasarım aşkım en olmadık zamanlarda depreşir, bol zamanı bulunca da coşkum nerelere kaçar, bilinmez… Gerçi bu kez dikiş makinesinin biraz zorlanarak çalışmasına canım sıkıldı, henüz iç organlarını pek tanımadığımdan derdi ne, onu da anlamadım; Doktorlar Dizisi de birşey öğretmedi bu konuda :)))

Biraz önce bir tırnak işareti açmıştım, onu kapatayım unutmadan: Evet, kredi kartını mümkün mertebe kullanmadım, yalnız birşey hariç… Ne olduysa kanıma girdi, bana ekranlardan göz kırpıp durdu, ben aslında onun küçük boylusunu istiyordum, şimdi olmasa da olur, seneye benim olsaydı da olurdu ama… Derken ne olduysa ani bir kararla hiiiiç aklımda yokken (çünkü ben akıllı telefon alacaktım) Samsung Galaxy tablet pc aldım *-* Şu an birbirimizi tanıma aşamasındayız :) Ama öyle güzel ki; yakında sizinle de tanıştıracağım, söz ;)

Eylül gelmişti zaten, değil mi? Hem benim anlatacağım daha çok şey var… Anlatırım hepsini de siz orada mısınız asıl? Hele bir ses verin :)

Atlamadan:
– Görsel alıntıdır, ben daha o yapraklardan pek göremedim çevremde :) Kaynak için lütfen tıklayınız.
– Son yorumlara henüz dönemedim, tablet pc den yorumları daha yeni fark ettim de :)))
– Yazı içerisinde birbirinden bağımsız olan tüm paragraflar ya da varsa cümle bozuklukları, uykuya direnen göz kapaklarımın eseridir, mazur görün, yabancı değiliz ne de olsa *-*

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

8 yorumlar

  1. Ben öğrenciyken de hep son ana bırakırdım ödevlerimi, bu huy değişmez, illa panik içinde kendime eziyet ederek yaparım herşeyi… Boş zaman olunca bunu hiç verimli kullanamamamın sebebi, kararsızlık bir de, o anı öyle güzel değerlendirmek istiyorum ki, yığınla şey yapmak, okumak, yazmak, fotoğrafları düzenlemek… ama hangisini yapacağıma karar veremediğimden ortamdan kaçıp hiç birşey yapmıyorum:(
    Ama şuna eminim ki senin hiç birşey yapmadan geçirdim dediğin tatilinden bile bir yığın post çıkar:) Çoğu kişiyi de acayip tatmin eder bunlar. Ama sen daha iyisini yapabileceğini bildiğin için ikirciklenirsin:))
    Psikolog mu oldum şimdi de:)

  2. Cafenohut’a katılıyorum, ben de geniş zamanlarımda o kadaaaar çok şey yapmak isterim ki kararsızlığımla boğuşurum sonra! Hoşgeldin Demet yeni postlarını bekliyoruz dört gözle :)

  3. Demet

    cafenohut; Yüreğime dokundun yorumunla Nohut’ um :) Ne güzel anlatmışsın… İşte aynen o dediğinden oluyor :))) O kararsızlık, insanın ne yapacağını bilemeden daldan dala atlaması, o maymun iştahlılık,… Ne diyeyim… Bize yine kaldı geceler :)))

    Bu arada, 10 numara psikolog olursun vallahi ;)

  4. Demet

    zeynep&zeynep; Mevsimler bizi bir türlü tatmin edemiyor, değil mi? :) Yaz gelince üşümek istiyoruz, kış gelince de denize girme hayalleri başlıyor, bir güneş çıksa içimizi ısıtsa diyoruz :))

  5. Demet

    Derya; Hoşbulduk Derya’ cığım, yeni yazılarımı düzenlemeye başlıyorum birazdan… Aslında fotoğraflarımı desem daha doğru olacak :))

  6. Oh daha ne olsun,kendi kendine gezerek,alışveriş yaparak,evde oturarak,tv izleyerek güzel bir bayram geçirmişsin!Darısı diğer bayramların başına:))

  7. Demet

    Canan Bahadır; Evet, kendimle barışık bir tatil oldu, iyi geldi :) İsteyen herkese nasip olur inşallah…

Gezinme